YAZARLAR

Cayır cayır

Elbette, bu kadar yerde birden yangın çıkması şüpheli bir durum. Ancak, tam olarak gerçeği hiçbir zaman bilebilecek miyiz? Böylesine kakafonik ve harlı bir ortamda “gerçeğin” önemi var mı? Gerçeği, her ne ise, bilsek de inanır mıyız? Toplumun ne kadarı neye inanır? Neye inanmak ister?

“21 şehirde, 63 ayrı noktada yangın çıktı”: Cayır cayır görüntülerin yansıdığı yangın haberleri bizleri şoke etti. İki günde her biri ayrı şiddette 63 yangın, hakikaten “iç yakan” bir durum.

Bu yangınların sebeplerini bilemiyoruz; hepsi benzer veya ayrı ayrı sebeplerle, otel veya inşaat alanı açmak için, “terör” amacıyla gerçekleştirilen kundaklamalarla veya küresel iklim krizinin sonucu çıkmış olabilirler. Türkiye’de siyasi bakışınıza göre, bu açıklamalardan birine daha yakın duruyorsunuz ister istemez...Muhalif duranlar arasında, Türkiye’nin neden sadece 3 adet yangın söndürme aracı (onlar da kiralık) olduğunu sorgulayanlar var. İktidara yakın duranlar ise, ağırlıklı olarak PKK’ya lanet okuyor ve yangınların büyük bir terör saldırı olduğunu düşünüyor. Çoğunlukla büyük bir öfkeyle ifade edilen bu iki yaklaşımı birden benimseyenler de var.

CHP Grup Başkanvekili, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “bir sabotaj izine rastlanmadığı” ifadesini paylaşıyor. Manavgat’ta “PKK kundakçısı” olduğu iddia edilen 2 kişinin gözaltına alındığı ve Jandarma’nın zırhlı aracından çıkarılarak linç edilmeye çalışıldıkları haberleri de görüntüleriyle sosyal medya ve internette haber sitelerinde dolaşıyor.

Astrologlara göre ise, Regulus yıldızı ve Mars-Jüpiter gezegenlerinin karşıtlığının tetiklediği “yakıcı felaketlerden” sadece biri bu yangınlar. Müritlerinin neredeyse tapındığı “hocalardan”, tekbir çekmenin yangını söndüreceğini öne sürenler bulunuyor. Beddualar, dualar ediliyor, lanetler okunuyor, şifa çalışmaları yapılıyor.

Tüm bu farklı kesimlerin farklı açıklamaları ve inançlarının dışa vurumundan oluşan kaotik tablo, aslında Türkiye’nin de ateş topu misali yansıması gibi...

Elbette, bu kadar yerde birden yangın çıkması şüpheli bir durum. Ancak, tam olarak gerçeği hiçbir zaman bilebilecek miyiz?

Böylesine kakafonik ve harlı bir ortamda, “gerçeğin” önemi var mı? Gerçeği, her ne ise, bilsek de inanır mıyız? Toplumun ne kadarı neye inanır? Neye inanmak ister?

Yunanistan’ın yangınlarla mücadele için 38 uçağı olduğu söyleniyor: bu aslında doğru değil, çünkü aslında 44 uçakları var. Yine yangınla mücadele için olan 20 helikopteri de hesaba katarsak, toplamda 64 hava kuvveti aracı bulunuyor “Helen Hava Kuvetleri”nin.

Yunanistan için orman yangınları, her sene yaşanan bir felaket. Türkiye ile farklar ise şunlar:

-Yunanistan’da yangın olunca, sebepleriyle ilgili Türkiye’deki gibi tüm toplumu farklı kutuplardan birbirine düşüren zıtlaşmalar yaşanmıyor.

-Yangınların nedenleri soru işaretlerinin karanlık bulutları altında kalmıyor.

-2018 Attika Yangınları gibi afet boyutundaki yangınlar başta olmak üzere, ülkedeki zenginler, maddi kaynakları güçlü vakıflar, özellikle yangınla mücadele konusuna bağışta bulunuyor.

-Yunanistan Ordusu, yangınlarla savaşma konusunda özellikle branşlaşıyor: bu görevlendirme de ülkede defaatle yaşanan acı tecrübeler sonucu gerçekleşmiş. Yunanistan Hava Kuvvetleri’nin yangın söndüren uçakları, ağırlıklı olarak Canadair CL-415 ve CL-215’lerden oluşuyor. Polonya üretimi PZL-Mielec M-18 Dromader ve Amerikan yapımı Grumman G-164 Ag Ca’ler de var.

-Ancak Yunanistan da kendi kapasitesinden memnu değil: Haziran 2021’de 1,76 milyar Euro’luk, “yangınla mücadele” paketi açıkladı. Türkiye’de gündem olan yangın söndürücü uçaklar yenilendikleri gibi, yenileri de alınacak. İtfaiye ekipleri, 3 bin kişilik bir yeni ekiple güçlendirilecek. “Aegis” yani, “Kalkan” adlı programı, Yurttaş Koruma Bakanı Michalis Chrisochoidis ve bakanlığın Kriz Yönetimi sorumlusu, 15 Haziran’da Atina’da açıkladı. Evet, bu arada Yunanistan’da “Yurttaş Koruma Bakanlığı” var.

-Program çerçevesinde, ABD yapımı 36 adet Air Tractor AT-802F kiralanacak. Program açıklanırken, zaten bu uçaklardan 6 tane kiralanmıştı. Rusya’dan da 12 ton su veya yangın söndürücü taşıyabilen, bu tip uçakların “maksi boyu” Beriev Be-200 kiralanmıştı. Yani, Yunanistan’ın elindeki yangınla mücadele uçağı sayısı zaten 51’e çıkmıştı. Şimdi, bu uçaklar satın alınacak ve başka ülkelere kiralanmaları yoluyla da 9 yılda kendilerini amorti etmeleri bekleniyor. Var olan, CL-415’ler de CL-515’e yükseltilecek ve 8 adet yeni Canadair CL-515 alınacak. Böylece, Yunanistan’ın toplam 58 adet yangınla mücadele uçağı olacak.

-Yunanistan’da yangınla mücadele aynı zamanda, devriyeler yoluyla ormanlar ve çevresinde tehlike teşkil edebilecek her türlü durumun bertaraf edilmesi olarak alınıyor. Plastik çöplerin toplanmasından belli bölgelere girişin yasaklanmasına birçok önlem alınıyor.

Yunanistan, kendi içindeki tartışmalara bakarsanız, “iyi bir örnek” değil. Türkiye’deki yangınlarla neredeyse eş zamanlı, Yunanistan’da da yangınlar çıktı; Attika’nın doğusunda, Atina’ya 23 kilometre uzaktaki Stamata ve Rodopoli de cayır cayırdı. İtalya’da Sardunya ve İspanya’da Katalonya’da da benzer biçimde büyük yangınlar gerçekleşiyordu.

Demek ki Akdeniz ve Ege coğrafyasının bir gerçeği yangınlar. Küresel ısınma sonucu, yangınların sayısı artacak ve boyutu genişleyecek. Bu da bir sır değil...

“Ormanları yakan iklim krizidir” diyen bir tek siyasi hareket Yeşiller Partisi oldu. Acaba bu yüzden mi bir türlü resmen partileşmelerine izin verilmedi? Doğrular, Türkiye’de biraz yakıcı geliyor malum...


Sezin Öney Kimdir?

Gazeteci ve siyaset bilimci. Yeşil ve çevreci olmak hayatının odağındadır. Uluslararası ilişkiler, tarih, siyaset bilimi, milliyetçilik çalışmaları ve çatışma çözümü ve analizi üzerine Türkiye’nin yanısıra, ABD’de ve Avrupa’da birçok üniversitede eğitim görmüştür. Dil hakları, uluslararası hukukta kendi kaderini tayin hakkı ve 2010’dan beri de ağırlıklı olarak, popülizm üzerine çalışmaktadır. Gazetecilik çalışmalarında, Avrupa Birliği ve Avrupa siyaseti üzerine odaklanmaktadır. Son yıllarda, kamuoyu araştırmaları üzerine branşlaşmaya başlamıştır. Orta ve Doğu Avrupa tarihi, politikası da ilgi alanları arasındadır. Budapeşte ve Selanik ile beraber İstanbul-Ankara-İzmir’de ikamet etmektedir. Duvar English’te de yazmaktadır.